Özellikle kış aylarında bitki çayları tüketimi arttığından birçok kişinin bitkilerin kullanım şekli, kullanım alanı gibi konularda bazı bilgi yanlışlıkları olduğundan, bu ay ki yazımı bunun üzerine yazmak istedim.
Her bitkinin toplanma şekli, toplanma zamanı, kurutulma ve kullanım şekli farklıdır. Okullarımızda, yani tıbbi aromatik bitkiler adı altında fakülteler bulunmaktadır ve bu bölümlerde sadece bu konu hakkında dersler verilmektedir.
Kulaktan duyma bilgilerle kullanmak yerine şifalı bitkilerin aktarlarla istişare edilerek kullanılmasını tavsiye ederim. Öncellikle şunu belirtmek isterim ki, bitkilerin (zehirli bitkiler hariç, zaten bu bitkiler Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilip satışı yasaklanmıştır) kendi başına kullanıldığında ölümcül zararları yoktur, doz aşımı veya yanında kullanılan bazı bileşenlerle kullanıldığında kalıcı hastalık veya iz bırakma riski olabilmektedir. Bu nedenle bitkileri kullanırken dikkatli olup hangi bitkiyi ne amaçlı ve nasıl kullanacağımızı iyi öğrenmeliyiz.
İlk önce bitkiler nasıl toplanmalı kısmından başlayalım; Türkiye bitki örtüsü bakımından oldukça elverişli bir ülkedir, o yüzden birçok insanımız köylerinden, yol kenarlarından, park bahçelerde gördükleri bitkilerden toplayıp güneşin altında kurutup kullanmaktadır. En çokta, yol kenarlarından poşet poşet ıhlamur toplayan insanlara şahit oluyorum, daha yanlış burada başlıyor. Yol kenarlarından, arabaların yanından geçtiği, radyasyona maruz kalan yerlerden toplanılan ıhlamurun hiç bir faydası olmaz. Ihlamur, Haziran – Temmuz aylarında çiçeğini tam açtığında, sabahın erken saatlerinden güneş tam tepe noktasına gelmeden toplanmalı, temiz bir beze serilip kesinlikle güneş altına değil gölge bir yerde kurutulmalı ve bir yıl içerisinde tüketilmelidir. Ihlamur için yazdım ama, birçok bitkinin güneş altıda değil gölgede kurutulması gerekir, üretim yapan bazı işyerlerinde kurutma fırınları vardır bunlarda kullanılabilir.
En çok yapılan yanlışlardan biri de, kaynatma, demleme şekli ve süresidir. Her bitkinin kendine has bileşenleri ve kimyasalı vardır. Bunların dışarı çıkarılması için kaynatma veya demleme şekli önemlidir. Çok basit anlaşılabilmesi için şunu söyleyebilirim; çiçekli ve yapraklı bitkiler demlenir, dallı yani odunsu bitkiler ve kök bitkilerde kaynatılır. Demleme ise şöyle yapılmalıdır; ilk önce su kaynatılmalı, sonra ocağın altı kapatıldıktan sonra belli miktarda bitki suyun üzerine konulmalı ve ağzı kapatılıp 7 dakika veya 10 dakika demlemeye bırakılıp içine şeker atılmadan afiyetle tüketilmelidir. Bitkilerin iyileştirme süreci kimyasal ilaçlar kadar hızlı değildir, bu nedenle hastalanmadan önce tedbir amaçlı bitkiler kullanılmaya başlanırsa hem savunma sistemi güçlendirilir, hem de vücut direncimiz daha iyi olur.
Bir diğer yanlışta bitkisel yağlar konusundadır, diğer yazılarımızın birinde bahsetmiştim fakat tekrar vurgulamak isterim, bu konu hakkında bazı danışanlarımızla bilgi polemiğine girmekteyiz. Televizyonlarda ya da sosyal medyada sürekli duydukları soğuk pres yöntemini her bitki için istemekteler fakat her bitki yağı soğuk pres yöntemiyle çıkarılmamaktadır. Yağ çıkarma yöntemlerinden bahsedersek, yağlar kendi içinde uçucu yağ ve sabit yağ olmak üzerine ayrılırlar. Sabit yağ dediğimiz yağlar daha çok tohumlu bitkilerden elde edilir ve bu yağlar soğuk pres olabilir, çörekotu, susam, badem, nar çekirdeği, chia… gibi uçucu yağlarda distilasyon yöntemiyle çıkarılabilir, bir de maserasyon yöntemi var bu da daha çok kantaron gibi bitkilerde kullanılır ve sabit yağın mesela zeytin yağının içerisine kantaron bitkisi çiçekleri konarak bekletilerek elde edilebilir.
Herkese sağlıklı mutlu günler dilerim.