Galaksiler arasında yer alan yaşadığımız gezegenimiz dünyada insanlık tarihini üç ana unsur yönetmiştir. Bu unsurlar bazen tek başlarına, bazen de birbirlerini tamamlayıcı olarak tarih sahnesinde yer almıştır.
Bunlar din, güç ve ticaret olarak ortaya çıkmıştır. Ünlü Fransız düşünür ve bilim adamı Jacques Attali’de bu unsurları böyle tanımlamıştır.
Din, iç huzurun mimarı, geleceğin planlayıcısı olarak değişik şekillerde hep sahnede olmuş, toplumu sıkı sıkıya birbirine bağlama vazifesi görmüştür.
Önceleri yaşamı sürdürmek için avcılık vardı, ilerleyen tarihle birlikte kendini korumak, yakın ve uzak çevrelere hâkim olmak için güç, yani askeri güçler, ordular kullanmıştır.
Sahip olma içgüdüsünün vazgeçilmez unsuru ticaret, gücün kullanılamayacağı yerlerde varlığını hissettirmiştir.
İnsanın yeryüzünde varlığını ve gelişmesini sağlayan en önemli unsur düşünce gücünü fark etmesi, öğrendiklerini ve tecrübelerini kendinden sonrakilere aktarabilme yeteneğidir.
4,5 milyar yıl yaşında olmasına rağmen insanoğlu iki milyon yıllık dünya geçmişinde yaşadıklarını, öğrendiklerini ve tecrübelerini geleceğe taşımayı öğrenmiştir.
Bu tarihi akışta tahminen 5.000 yıl önce yazının bulunması ve sonra matbaanın icadı bu süreci ciddi bir şekilde hızlandırmıştır.
Büyük göçler dünyada kültür paylaşımının başlamasına neden olduğu gibi sömürge düzenini de kurmaya başlamıştır.
Bu gelişmelerde hep yollara, limanlara ve konaklama tesisleri gibi yerler ile finansal merkezlere ihtiyaç duyulmuş bu imkânlara yatkın ticari merkezler ön plana çıkmıştır.
Bu ticari merkez olma özelliği, sanayi mallarının tarımsal ürünlere üstünlük sağlamaya başladığı XII. yüzyıldan itibaren geniş bir hinterlandı olan Brugge ile başlanmıştır.
Brugge limanı sayesinde üretilen Avrupa mallarını bilinen diğer bölgelere gönderme imkânına sahip olmuştur.
XIV. yüzyılda sanat zenginlikleri ile birleşmeye başlayan ticaret merkezi Venedik’e kaymıştır.
Ticari merkezin batı Avrupa’dan orta Akdeniz’e kayması, doğu Avrupa ve uzak doğu ile de teması olan Türklerin Avrupa ile ilişkiye girmesini sağlamıştır.
Ticaretin gelişmesi denizciliği ön plana çıkarmış yeni keşifler ve sömürgelerin önünü açmıştır.
İstanbul’un fethi ile çöken Bizans’tan kaçanlar, Avrupa’ya kültür, sanat ve bilim konusundaki bilgi akımını hızlandırmıştır.
Floransa ve Anversin doğması da böyle başlamıştır. Yabancı elitleri almak ve kabullenmek, başarı koşullarının arasına girmeye başlamıştır. Gelişen ve sınırları büyüyen ticaret, finansal işlemleri ön plana çıkartmıştır. Artık, finans ve güvence (sigorta), ticari gücün vazgeçilmez unsurları arasında yer almaya başlamıştır. Teknolojik yenilenmeyi kullanabilme başarısını gösteren Anvers bu sektörün lideri haline geldi.
Buharlı makinenin icadı, sanayi devrini hızlandırmış ve buharlı gemiler yeni Dünyadan zengin ham madde taşımaya başlamıştır. Bu dönemde artık sanayi üretiminin getirisi tarımsal üretimin getirisini geçmektedir. XIX. yüzyıl başlarında Londra’da ilk çok uluslu mali yapılanma görülmektedir. Dünya’da, sermayenin mutlak hâkimiyeti başlamıştır. Bunun ilk örneği Rothschild Bankasının kuruluşu ile başlamıştır. Sanayi devriminin getirdiği sorunlar (işsizlik, geçim sıkıntıları gibi) hükümetleri zorlamaya başlamış ve Karl Marx gibi reaksiyonları bile doğurmuştur.
Petrolün sanayide kullanılması ile beraber dünya dengeleri ABD lehine dönmüştür. Boston, yeni gözde ticaret merkezi olmuştur. 1929 krizi sonrası dünya finans merkezi New York olmuştur. Bu aynı zamanda yeni bir dönemin habercisidir. Elektrik de dünyayı yöneten güç haline gelmektedir.
Her iki dünya savaşı, sanayi üretimini ciddi bir biçimde etkileyici unsur olmuş ve silahlanmanın önemini artırmıştır.
Sanayide insan gücünün yerini makinelerin alması işsizliği ciddi bir sorun haline getirmiştir.
XX. yüzyıl sonlarında gelişen teknoloji mesafe anlayışını ortadan kaldırmış, bu da para hareketlerini hızlandırmıştır. Hızlanan para hareketleri borçlanmayı kolaylaştırmış ve XXI. yüzyıl başlarında yepyeni bir kredi anlayışı dünyaya hâkim olmuştur.
Sermaye el ve yer değiştirmiş gibi görünse de artık sermaye küresel hale gelmiştir.
Dijital devrimle sınır tanımayan küresel sermaye dünyayı yönlendirdiği gibi gezegenlerde, uzay yolunda hâkimiyetine devam etmektedir.
Tarih içerisinde değişim ve dönüşüm elbette bundan ibaret değil. Bu tarihsel değişim ve dönüşümün etkilerine ve Türkiye’nin bundaki yeri ve rolüne gelecek bölümlerimizde devam edeceğiz.
Güzel ve sağlıklı günler hepimizin olsun.
Sağlıcakla kalın...