Merhaba Sevgili Okurlarım,
Ülkemiz ekonomik ve toplumsal anlamda zorlu bir süreçten geçiyor, bu badireleri atlatmak
herkesin malumudur ki, kısa zamanda çözülecek türden değil. Her kademeden kurum ve
kuruluşumuz, insanımız, gerekli dersleri çıkartarak, tasarruf tedbirlerini yürürlüğe koydu.
İnsanımız, tüketim noktasında çılgınlık derecesindeki harcamalarını kısarak, zaruri olanla
olmayan önceliklerini belirlemeyi ve kaynaklarını buna göre harcamayı öğrendi, bu krizden
en büyük kazanım bu oldu belki de.
Şehrimiz, kadim Konya'mız da bu noktada elini taşın altına koymaktan çekinmedi, bundan
sonra da çekinmeyecek. Esnafımızdan, memurumuza, ev hanımından doktora herkes
vatanına sahip çıkıyor.
Böyle bir tabloda, milli beraberlik içerisinde maalesef şehrimiz insanına yakışmayacak bir
huyumuz var ve her nedense bu huyumuzdan onca derse rağmen bir türlü vazgeçemedik.
Durumu sıkıntılı olan ya da olmak üzere olan veya aslı astarı olmayan boşboğazlıklarla, boş
konuşmalarla firmalarımızın sıkıntıda ya da batmak üzere olduğu dedikodusu. Konya’da
ticaretle iştigal eden bilinçli ve çalışkan tacirlerimizin en büyük sitemi bu: Bir firma, her
firmada olabilecek geçici kaynak sıkıntısı veya küçülme kararı aldığında hemen dedikodular
başlar: Falanca firma zordaymış, borcu borçla kapatmaya çalışıyormuş, batmak üzereymiş,
tüm mallarını satışa çıkarmış vesaire vesaire.
Geçtiğimiz günlerde Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Konya Büyükşehir
Belediyesi ve KTO Karatay Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen, son derece faydalı bir
etkinlikte, Ahiler Haftası etkinliklerinde KTO Başkanı Selçuk Öztürk Bey de bu yaramıza
parmak bastı ve dedi ki; ‘Bu dedikodular Konya ticaret hayatına hem içeride hem
dışarıda zarar vermektedir. Velev ki dedikodusunu yaptıkları firma sıkıntıya girdi, senin
olumsuz sözlerinin ne faydası var bu duruma, komşuna, esnaf kardeşine ne gibi bir
fayda sağlamış oluyorsun?, madem yardım et, elinde imkan varsa, tüccar kardeşin
sıkıntılarından kurtulsun. Doğru davranış şekli bu ve böyle davranmalı insanımız’
sözleriyle son derece isabetli, son derece yerinde tespitleriyle Konya'mızın bu kanayan
yarasını gündeme taşımayı bildi.
En küçük bir tedbirde dahi anında devreye giren dedikodu ticareti müsebbipleri, başta kredi
veren bankalar olmak üzere, başka şehirlerde de Konya ekonomisinin, ticaret hayatının
darboğazda olduğuna neden olan algılar son derece olumsuz neticeler doğurmakta: Banka,
verdiği krediyi zamanından önce çağırmakta, diğer şehirlerdeki iş ortakları ve paydaşlar da
daha olumsuz şartlarda ve vadelerde ticari işlemler yaparken, Konyalı tüccarlara karşı da ön
yargıyla hareket edebilmekteler. Görülüyor ki, laf-ı güzafların faydalı hiçbir yönü olmadığı
gibi, yarın belki de kendisi benzer bir duruma düştüğünde başkaları da kendisine aynı
minvalde davranacaklardır.
Her şeyden önemlisi Müslüman, Müslüman'a hüsnü zanla bakmalıdır. Var olan o muazzam
potansiyelimizi, böyle beyhude işlerde harcamak yerine, çevresinden başlayarak emeğiyle
geçimini sağlayan, ülkesinin ekonomik gelişimine katkıda bulunan herkesle birlik içinde
hareket etmek ve ortak duygularla, dertler ve ümitlerle hemhal olmak şiarımız olmalıdır.
Saygılarımla.