Nesilleri aydınlatan, hoşgörü ve tasavvuf abidesi Pir-i Mevlana Hazretlerinin düğün gecesi olarak nitelendirdiği Şeb-i Arus'a kavuşmanın heyecanını yaşıyoruz.
Geçmiş senelerde pota altında pek de uygun olmayan ortamlarda yapılması her kesimce eleştiri oklarına hedef olurken, nihayet belediyemizin de öncülüğüyle Mevlana Kültür Merkezinde gerçekleştirilmeye başlayan törenler farklı bir anlam kazandı.
Konya’mızın ve dünyanın manevi mimarlarından Mevlana hazretlerini hatırlamaya, anlamaya şimdiki keşmekeş dünya ortamında daha çok ihtiyacımız var. Başta Mesnevi olmak üzere tüm eserlerinin özümsenmesi her Konyalı, her insan için olmazsa olmaz bir haldir. Sema törenlerinin asli amacından saptırılarak, ticari kaygılar gözetilerek, uygun olmayan ortamlarda usullerde tertiplenmesi hepimizin bir başka acısı, kanayan yarasıydı. Nihayet, bu konuda duyarlı çabalar neticeye ulaştı. Konya İl Kültür Müdürlüğünün basın açıklamasıyla bu konuda da en büyük müjdeyi aldık: ‘Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak birkaç yıldır devam eden çalışmalarla “Şeb-i Arûs” ibaresinin sadece 17 Aralık’ı ve Hazret-i Mevlâna ile ilgili Anma Törenlerini ifade etmesine yönelik marka tescil başvurusunda bulunulmuştur. Başvuruya ilişkin hukuki süreç tamamlanarak “Şeb-i Arûs Hz. Mevlâna’nın Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri”nin Konya Valiliği İl Kültür ver Turizm Müdürlüğü adına marka tescili yapılmıştır. Ülkemizde veya ülke dışında Şeb-i Arûs adı altında yapılacak etkinlikler, marka tescilinden doğan haklarımıza binaen tarafımızdan izin alınmak suretiyle yapılabilir.’
Bu ifadelerin anlamı kısaca şu: Artık her önüne gelen, uygunsuz mekanlarda ve törenlerin özüne aykırı sema törenleri organize edemeyecek. Bu türden organizasyona girecek kişi, kurum ve kuruluşlar izin alacaklar, faaliyetleri konusunda detaylı bilgi verecekler, gerekli onayları aldıktan sonra törenleri ikame edebilecekler. Bu, gerek Mevlana hazretleri gerekse hemşerilerimiz için olağanüstü güzel bir haber, bir müjde. Nihayet, yıllar sonra; sema törenleri bir disiplin içine alınacak, herkes kafasına göre istediği yerde ve şekilde tören yapamayacak.
Peki, her iş bitti mi? Elbette ki hayır, Mevlana’ya olan borcumuzu ödemenin zaten imkanı yok. Tüm Konya halkı; esnafıyla, odasıyla, kurumuyla özellikle bu günlerde çok daha dikkatli ve özverili çalışmak zaruretindedir. Şimdiye dek eleştirdiğimiz ticari kaygılarla yapılan törenler yerine, Mevlana’yı ve felsefesini her bakımdan anlatmamız, özümsetmemiz gerekiyor. Bunun için de hepimize ödevler düşüyor.
İnsanımız tavır ve davranışlarıyla, asli değerlerimizden misafirperliğimizi en iyi şekilde göstermeliyiz. Lokantalarımız Konya’mızın geleneksel mutfağına sadık kalarak, otellerimiz de geleneksel konukseverliğimize yakışır şekilde, şehrimizi temsil ettiklerinin bilinci ve sorumluluğunda hareket etmeliler.
‘Düğün gecesine, kavuşma anına’ yakışır şekilde hem Mevlana’mızı, hem Konya’mızı en güzel şekilde temsil etmeliyiz ki, kadim şehrimiz sadece bu özel günlerde değil, her daim gündemde kalabilsin.
Saygılarımla.